Kategori: Ürolojik Tedavi ve Operasyonlar

Spermatosel

Epididimi tutan gergin ve sert bir şekilde ele gelen kistik bir sıvı kolleksiyonudur. İçinde sperm olan bu kistik yapı genellikle travma veya infeksiyon sonucunda tıkanıklığa bağlı olarak oluşur.

Spermatosel, genellikle hastalarda rastgele saptanan kitle veya şişlik olarak gözlenir. Bazı vakalarda da testis ağrısı olarak kendini belli eder.

Spermatosel; büyük olduğunda (2cm’den fazla) ve şikayet vermeye başladığında, bireyin sosyal yaşamını etkilediğinde cerrahi olarak çıkarılmalıdır.

Torsiyon

Puberte öncesi ve ergenlik çağına yeni girmiş erkek çocuklarında testisin (testisin bağı-kordonu) spermatik kordon çevresinde dönmesi sık görülebilen bir durumdur.

Oluşumundan sonra 6 saat içerisinde tanı konulup cerrahi yoldan düzeltildiğinde testis genellikle kurtulabilir. Testis torsiyonu; bağışıklık sisteminin antijenlerle işgal edilmesine ve daha sonra da immünolojik infertiliteye zemin hazırlayabilir. Torsiyon geçirmiş testisin karşıt ‘normal’ eşinin de histolojik bozukluklar sergileyebildiği bilinmektedir.

Bu nedenle testis torsiyonlarında hızlı davranılmalı, vakit geçirmeden cerrahi girişim yapılmalıdır. Operasyon sırasında karşı testis de opere edilerek fiksasyon (sabitleme) yapılmalıdır.

 

Sünnet

Penisin baş kısmındaki deri bölgesinin kesilerek glans penisin ortaya çıkarılması operasyonudur. Dini ve kültürel nedenlerle sünnet bazı ülkelerde rutin olarak yapılır. Sünnet edilmemiş erkeklerde penis kanseri ve enfeksiyonlar daha sık görülür. Enfeksiyonlu, fimozisli ve parafimozisli hastalarda sünnet endikedir.

Fimozis: Kontrakte sünnet derisinin glansın gerisine çekilememesi halidir. En sık görülen sebebi kötü lokal hijyene bağlı olarak kronik enfeksiyondur. Bazen idrar yapamamaya kadar ilerleyen sorunlar yaratabilir.

Bu nedenle fimozisli çocuklar vakit geçirilmeden sünnet edilmelidir.

Parafimozis: Sünnet derisinin glansın gerisine çekildikten sonra tekrar eski haline getirilememesi olayıdır. Deri halkası durumu kötüleştiren ödeme ve glansın büyümesine yol açar. Parafimozis durumundan acil sünnet veya cerrahi teknik müdahele ile kurtulunmalıdır.

Sünnet yapılırken çan tekniği, dorsal slit ve sleeve teknikleri kullanılabilir.

Sünnet, lokal veya genel anestezi ile yapılabilir.

Son yıllarda yeni doğan sünneti yaygın hale gelmiştir.

Lokal anestezi ile sünnet yapılır. Yenidoğan döneminde yapılan sünnet; iyileşme çok çabuk olduğundan dolayı tercih edilmektedir.

Hipospadias

İdrar deliğinin penis ucunda değil daha alt seviyelerden olması halidir. Halk arasında doğuştan sünnetli veya peygamber sünneti de denir.

Penis ve üretranın hatalı embriyolojik gelişimi sürecinde lateral ve mediyal oluşumlar birbiriyle kaynaşır ve hipospadiaslı çocukların sünnet derisi hemen hemen her zaman tam olarak gelişmez.

Hipospadiasın ensık görülen şekli distal hipospadistır. Olguların %80-85’ini kapsar. Penisin gövde yani orta kısmında %10-15, skrotum ve skrotum altında da %5-10 olarak idrar deliği saptanabilir.

İnmemiş Testis – Kriptorşidizm

Testislerden birinin veya ikisinin skrotum denen torba içinde bulunmaması halidir. Kasık bölgesinde veya karın içinde testis kordonuyla takılmış olabilir. Testis bağlarının kısalığından, yapışıklığından ya da fıtık nedeniyle inmemiş olabilir.

Bazen de inip çıkan mobil testisler saptanabilmektedir.

Genellikle küçük yaşlarda yapılan fıtık ameliyatlarında; inmemiş testislerde büyük sıklıkta gözlenmektedir.

İnmemiş testis 1 yaşındaki bebeklerin yaklaşık %0,8’inde görülen çok olağan ürolojik bir anomalidir. Bir gelişim kusuru olduğu düşünülmekte ve testis kanserleşme riski altına sokmaktadır.

Yenidoğanda inmemiş testis morfolojik açıdan oldukça normal olmasına rağmen 2 yaşına gelindiğinde sıklıkla erken evredeki germ hücrelerinde bozulma görülmektedir. Karşıt, normal skrotum içindeki normal testis de yüksek bir germ hücre anormalliklerine sahip olma riski altındadır. Bu nedenle tek veya çift taraflı inmemiş testisi olan erkekler ilerde infertil (kısır) olma riski taşır. Kriptorşidizm de azalmış sperm yapımı görülmektedir. Bu hem tek taraflı hem de çift taraflı olgular için doğrudur. Tek taraflı inmemiş testisi olan erkeklerin %30’unda, çift taraflı inmemiş testisi olan erkeklerin %50’sinde sperm sayısının düşük olduğu gösterilmiştir.

Testisin kanser taramalarında ele gelebilmesi (muayene sırasında) için genellikle 2 yaşına doğru proflaktik orşiopeksi (orkidopeksi) –testisin torbaya indirilme ameliyatı yapılır. Son çalışmalarda bu yaşın 1 yaşa kadar düşürüldüğü görülmektedir.

Sonuç olarak bebeğinizin veya çocuğunuzun testislerinden biri veya ikisi torbanın içinde bulunmuyorsa mu   tlak üroloji uzmanı tarafından muayene edilmelidir.

Anlaşılacağı üzere inmemiş testis; ileride kısırlık veya kanserleşme yapabilmektedir.

Akut Sistit

Akut sistit; bakteriler, virüsler, mantarlar, kimyasal maddeler, alerjik reaksiyonlar ve entrümantasyon (kateter uygulamaları) gibi birçok etkenin neden olabileceği alt üriner sistem enfeksiyonu ve iltihaplanmasıdır.

Şikayetler:

  1. Az miktarlarda ve sık sık idrara çıkma,
  2. İdrarını tam boşaltamama hissinin olması,
  3. İdrarda anormal koku olması,
  4. İdrar yaparken yanma,
  5. İdrarın bitiminde mesane bölgesinde acı olması,
  6. Kasık ve böbrek bölgesi ağrıları
  7. Kanlı idrar yapma görülebilir.

Bu şikayetleden birisi veya birkaçı aniden ortaya çıkarsa, mutlaka Üroloji uzmanına gözükmeniz gerekir. Ayrıntılı anamnez ve fizik muayene sonrasında gerekli tetkikler yapılmalıdır.

Özellikle viral sistit, bakteriyel sistit ve üretral sendrom ayrımları yapılarak tedaviye başlanmalıdır.

İnterstisyel Sistit

İnterstisyel sistit (IC) fonksiyonel olarak azalmış mesane kapasitesine sekonder olarak oluşan bir işeme semptomları kompleksidir. Tipik olarak acil işeme hissi, işeme sıklığı artışı, gece idrara kalkmalar, mesane ve kasık ağrıları ile karakterizedir. Mesane dolup gerilirken ağrı oluşabilir.

Kadınlarda 100.000 /18 gibi sıklığı varken erkeklerde daha seyrek görülür.  Genellikle kadınların mesane hastalığı olarak yorumlanır.

IC’li kadınlarda alerjinin, fibromyaljinin ve irritabl barsak sendromunun arttığı gözlenmiştir.

Hastalığı tanısı genellikle sistoskopi sırasında Hunner ülserinin mesanede saptanması veya sonrasında patolojik inceleme ile konur.

Hastaya lokal veya genel anestezi verilerek hidrodistansiyon (mesanenin su ile genişletilmesi) uygulanır. İşlem sonrası mesaneden kan gelmesi önemlidir. Sistoskopi ile mesanede kanama yumaklarının (glomerülasyon) oluşması saptanır.

IC medikal olarak tedavi edilmeye çalışılır. Bazı durumlarda hunner ülserlerini kapalı yöntem TUR ile rezeke etmek gerekebilir.  İlerlemiş hastalığın tek tedavisi total sistektomidir (mesanenin çıkarılması).

Akut Pyelonefrit

Akut pyelonefrit böbrek parankim ve toplayıcı sisteminin akut infeksiyonudur. En çok bakteriyel patojenlerle meydana gelir. E.Coli ve Enterobacterler enfeksiyonun %90’ından fazlasında sorumludur.

Enfeksiyonun iki yayılma yolu vardır. En sık asendan (aşağıdan) üriner yayılım görülür. Bakteriler mesaneden geriye doğru üreter, böbrek pelvisi ve parankimine yayılır.  İkinci enfeksiyon yayılma yolu daha az görülen hematojen (kan) yoldur.

 

Akut pyelenefritin oluşmasında infeksiyonu tetikleyici predispozan faktörler sıklıkla vardır:

  1. Üst üriner toplayıcı sisteminde obstruksiyon
  2. Vezikoüreteral reflu
  3. Böbrek taşları
  4. Nörojenik Mesane
  5. Diabetes mellitus
  6. Konakçı direncinin bozulnası
  7. Doğumsal anomalilier
  8. Gebelik
  9. Uzun süreli kateter kullanım

 

Akut pyelonefritin klinik belirtileri, ateş yükselmesi, titreme, bitkinlik ve kasıklara yayılan veya lokalize böğür ağrısıdır. Olguların %50’sinde idrarda yanma, kanlı idrar, acil işeme hissi ve sık işeme gibi alt idrar yolları semptomları mevcuttur. Fizik muayene asıl bulgu hastalıklı tarafta kostovertebral açı duyarlılığı saptanır. Birlikte karın ağrısı, duyarlılığı ve paralitik ileusun varolabilmesi ayırıcı tanıda kafa karıştırır ve apandisit, divertikülit, pankreatit ve safra kesesi iltihabı hemen gözönüne alınmasını gerektirir.

İdrar tahlilinde pyüri, bakteriüri, makroskopik veya mikroskopik hematüri saptanır. Tam kan sayımında lökositoz görülür. Geçici olarak kan kreatinin değeri yükselebilir. İdrar kültür testleri tanısal değer taşır ve duyarlılık testleri uygun antibiyotik tedavisini saptayacaktır.

Akut pyelonefrit; böbrek absesi ve ürosepsise yol açabileceğinden tedaviye hemen başlanılmalıdır.

Radyolojik olarak DÜSG, IVP, Üriner USG, Üriner sistem BT ve böbrek sintigrafisi yapılabilir.

Akut pyelonefritin şiddeti ve tedavinin çabukluğuna bağlı olarak değişik derecelerde hasar oluşturur. Bir ölçüde fonksiyone dokunun kaybıyla beraber rezidüel nedbeleşme olur. Bu patolojiler enfeksiyonun şiddeti ve süresiyle ilgilidir.

Akut pylenefritli hasta, hastaneye yatırılarak intravenöz antibiyotiklerle hemen tedaviye başlanmalıdır.  Bazı hastalar ayaktan tedavi edilebilir. Akut pyelonefritin geçmesi 2 hafta intravenöz ve oral antibiotik kombinasyonunu gerektirir. Fokal veya mutifokal bakteriyel nefrit ise; antibiyotiğe verilen yanıta bağlı olarak 6 hafta kadar tedavi gerektirebilir.

Prostatit

Prostatit, prostat bezinin enflamasyon ve /veya enfeksiyonuyla uyumlu işeme sonunda yanma hissi ve acı, işeme bozukluğu, anüs bölgesinde ağrı, işeme sıklığı  ve ağrılı boşalma gibi semptomları içeren bir sendromdur. Prostatit aniden idrar şikayelerinin başlaması, ateş yükselmesi, titreme ve halsizlik ile kendini belli eder. İdrar tahlillerinde bol lokosit, kan lokositlerinde artiş ( lokositoz ), CRP ve sedimentasyon artışı ve özellikle PSA değerlerinde artış gözlenir.

Prostatit bakteriyel ve abakteriyel olarak sınıflandırılır.

Akut bakteriyel prostatit; genellikle ani başlangıçlı ateşli hastalık olup ciddi irritatif semptomlar, pozitif idrar kültürleri ve fizik muayenede duyarlı, şiş, gode bırakan prostat ile karakterizedir.

Kronik bakteriyel prostatit inatçı bakteriyel enfeksiyonlar, uzun süreli antibiotik tedavisi rejimlerine rağmen prostat salgılarda enflamatuvar hücrelerle karakterizedir.

Akut bakteriyel form göstermedikçe prostatiti tanımak zordur.

Prostat masajıyla elde edilen prostat salgıları, ilk idrar örneğinde lökositlerin varlığını gösterebilir. Akut prostatitte bakteriler görülebilir.

Prostatitte en sık görülen patoloji E.colidir.

Prostatitte en sık kullanılan antibiotikler, trm/smz ve kinolonlardır.

Konvansiyonel tedaviye yanıt vermeyen prostatiti öyküsü olan hastaların bir bölümü ürodinamik değerlendirmeye alınmalıdır. Sıklıkla bu hastalarda detrusor karasızlığına bağlı olarak mesane işlev bozukluğu söz konusudur.

Orşit

Testis dokusunun enflamasyonu en çok bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olup epididimoorşit (testis ve sperm depolama kanalları iltihabı) olarak adlandırılmaktadır. Kabakulak orşiti gibi viral enfeksiyonlar da testisi etkileyebilir.  11 yaşından sonra kabakulak enfeksiyonlarının %30’unda tek taraflı, %10’unda çift taraflı orşit meydana gelir.  Hayatın sonraki kısmında belirgin testis atrofisi aşikardır. Bakteriyel enfeksiyonların aksine viral enfeksiyonlarda testis atrofisi önemli ve sık görülen bir komplikasyondur.

Orşit sonrasında; testisteki hasara bağlı olarak sperm üretimi zarar görmekte, sperm parametreleri değişebilmekte ve infertilite (kısırlık) görülebilmektedir.